Japonya hükümeti, yabancı uyrukluların kamu sağlık sigortası kullanımını incelemek üzere kapsamlı bir soruşturma başlattı. Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı tarafından yürütülen bu çalışma, finansal etkileri değerlendirirken yabancıların sağlık sisteminden nasıl yararlandığını anlamayı amaçlıyor.
Bu resmi araştırma, yurt dışında yaşayan bireylerin Japonya’nın ulusal sağlık sistemine yaptıkları katkıların yanı sıra aldıkları hizmetlerin kapsamını da kapsıyor. Araştırmanın sonuçlarının 2025 ortalarına kadar yayınlanması bekleniyor ve elde edilen bulgulara göre mevcut politikalar üzerinde değişiklikler önerilebilir.
Japonya’da, kamu sağlık sigortası ülkede ikamet eden herkes için zorunludur. Ülkede üç aydan fazla kalan ve özel sağlık sigortasına sahip olmayan yabancı uyruklular, çoğunlukla serbest meslek sahipleri ve resmi bir işte çalışmayanlar tarafından kullanılan Ulusal Sağlık Sigortası (NHI) programına katılmak zorundadır.
NHI, bireylerin aylık belirli bir tıbbi harcama eşiğini aşmaları durumunda geri ödeme yapılmasını öngörüyor. Bu eşik, kişinin geliri ve yaşına göre değişiklik gösteriyor.
Bakanlık verilerine göre, Mart 2024 itibarıyla NHI programına kayıtlı yaklaşık 970.000 yabancı uyruklu bulunmakta ve bu sayı toplam sigortalıların %4’ünü oluşturmaktadır. 2023-2024 mali yılı boyunca, program kapsamındaki toplam geri ödemeler 980,3 milyar Yen’e ulaşmış ve bunun %1,21’i yani 11,8 milyar Yen’i yabancılara ödenmiştir.
Her ne kadar bu oran yabancı kayıt yüzdesi ile uyumlu olsa da, bazı yasa koyucular sistemin potansiyel suiistimalleri hakkında endişelerini dile getirmişlerdir. Halk için Demokratik Parti lideri Yuichiro Tamaki, Japonya’da sadece 90 gün kalan bireylerin düşük maliyetle pahalı tıbbi hizmetlere erişebilmelerinin muhtemel olduğunu belirtmiştir.
Bu tartışma, sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğinin Asya genelinde önemli bir mesele haline geldiği bir dönemde ortaya çıkmıştır. 2024 Manulife anketine göre, artan tıbbi maliyetler katılımcılar arasında en büyük finansal kaygı olarak belirtilmiş ve genel enflasyonu geride bırakmıştır.
Raporda, katılımcıların %39’u fiziksel sağlığı genel refahın en önemli unsuru olarak değerlendirirken, %32’si finansal refahı, %29’u ise ruh sağlığını öncelikli bulmuştur. Evli ve çocuklu bireyler, bekarlara kıyasla daha güçlü bir mali duruma sahip olduklarını ifade etmiş, ancak yatırım ve sigorta ürünlerini daha az tercih etmişlerdir.
Sağlık sigortası türleri arasında farklar bulunmaktadır; katılımcıların %32’si yatarak tedavi veya kaza sigortasına, %26’sı ayakta tedavi sigortasına ve yalnızca %18’i kritik hastalık sigortasına sahiptir. Kalp hastalığı, kanser, diyabet ve felç gibi hastalıklar başlıca sağlık sorunları olarak öne çıkmaktadır.
Katılımcılar, özellikle reçeteli ilaçlar, önleyici hizmetler ve hastane bakımları ile ilgili harcamaların bir önceki yıla göre %23 oranında arttığını düşünmektedir. Çoğu katılımcı bir tür sigortaya sahip olsa da, %76’sı emeklilikte yaşam standartlarını korumak için işveren tarafından sağlanan emekli maaşlarını tamamlamaları gerektiğine inanmaktadır. Bu düşünce, özellikle Endonezya, Vietnam ve Çin gibi ülkelerde güçlü bir şekilde hissedilmektedir.
SİGORTA
3 gün önceSİGORTA
3 gün önceENGLİSH
13 gün önceSİGORTA
13 gün önceSİGORTA
13 gün önceSİGORTA
16 gün önceSİGORTA
18 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.